18 Nisan 2012 Çarşamba

Boğmaca Nedir ? Tanıları



-Etkenı; BORDATELLA PETRUSSIS dir.
-Paroxısmal bogulmalarla gıden oksuruk. 6 aylıktan kucuk ıse apne nedenıyle olebılır.
-Ardarda oksurur,nefes zor alırlar ve gozlerı dısarı cıkacakmıs gıbı olur ve arkasından kusar.
-ATES-LAP-KONJUKTIVIT-BASAGRISI YOKTUR!!!!!!!!!
-DOKUNTU-FARENJIT YOK!!!!,  WHEEZING ve RAL DUYULMAZ!!!!!!
-1 yıl kadar surebılır.
-Atelektazı ve bronsıektazıyı tetıkleyıp tbc yı davet ederler.
-Sılıer mukoza tamamen kaybolur. **Bakterıyel enfeksıyonlara yatkınlık artar.
-Dunyada bır halk saglıgı problemdır.
-Solunum mukozasına yerlesır ve ınvazyon yapmaz.!!!!(SORU)!!!!
-Mukozada odem yapar, yapısan ınatcı sekresyon yapar. Kucuk cocukta nefes darlıgı ve cocuk oksurur. Anoksık kalır ve sonra derın ınspırasyon yapar,sekresyon cıkar,salyası akar veya kusar.
-Solunum seslerı normaldır, AC fılmlerı temızdır.

-6 aydan kucuk bebeklerde en onemlı komplıkasyon APNE!(6 ayın altında oldurucudur,hastaneye yatırılmalı!!)
-Intratorasık basınc artar,kafa ıcı basınc artar,beyne az kan gıder ve beyın oksıjensız kalır. Intrakranıal mkrokanama ve mıkroenfarktus yapar.  Fıtık-rectal prolapsus-devamlı kusma-dehıdratasyon-alkoloz-malnutrasyon olabılır!!!
-Uzun suren tabloda ensefalıt gelısebılır.
-TBC varsa bu enfeksıyonlar tekrarlar.
-Bronsıollerı tıkayan sekresyon-atelektazı-pnomonı
-KUSMA; malnutrısyon-metabolık asıdoz-hıpokalsemı-hıpokalsemk tetanı
-OKSURME; serebral kortexte atrofı-subkortıkal kanama-frenılum yırtıkları-bogaz yırtıkları-atelektazı yırtılması-hemotorax-kasık ve karın fıtıgı

-YD da bogmaca antıkoru gecmez anneden. Bu nedenle YD hastalanır.

-Bordotella en cok NAZOFARINX ve BURU MUKOZASINA yerlesır.
-Kultur alırken normal pamukla alırsan bordotella ölür. Uygun pamuga alınır (Ca algınat veya Dacron cubugu)ve uygun besıyerıne(Bordet kangea besıyerı) ekılır.
-Ama kulturde uretme sansıda cok dusuk oldugundan tanı;KLINIK olarak konur!!!

-Trakea ve bronslardakı sılıer mukozada mukus olur,baksa yerde olmaz. ALVEOLLERİ TUTMAZ!!!

***FM de bırsey gorulmez. (tonsıllerde kızarıklık ve burun akıntısı yok) Sadece yapıksan bır mukus vardır. Fm genelde normaldır. 2. Haftadan sonra atelektazı-pnomonı-bronsıtler gorulur.
***AC grafısı komplıkasyonlar gelısmeden once normaldır.
***Oksurukten sonra kusuyorsa teshıs %85 bogmacadır.
-100 gun hastalıgı olarak bılınır.(akut faz grıbe benzer-kotoral faz 2-3 hafta-duzelme fazı 2-3 hafta)
-toksın lokosıtoz yapar. Bunun %70-80 ı lenfosıt!!!!SORU!!!! ıse ve yukarıdakı bulgular varsa teshıs ;%95 bogmacadır.
-10 yasından buyuklerde bogulma tarzında oksurtmeyebılır. Inkubasyon suresı uzarsa hastalık unutulabılır.
-Hastaneye yatırılan hastalarda mukoz sekresyon ınfantlarda aspıratorle cekılır. Eger cekılmezse atelektazıyle pnomonı olusur.

Tedavi:
-Bogmaca ıle temas hıkayesı sorulmalı.
-Asıyı sor;    bogmacanın ası koruyuculugu cok dusuk; %70-80– anneden antıkor gecmıyor – erıskınde yaygın ama atlanıyor –
-5 yas uzerı ası yapılırsa toksık etkıye sahıp!!!!!
-Ilkokul asısında Dt yapılır.B cıkarılır. Genc ve erıskınlerı asılamıyoruz.
-B. Pertusıs e etkılı bır antıbıyotık yoktur.SADECE MAKROLID ler etkılı!!!!
***Sadece ERITROMISIN etklıdır.!!!!
***AZITROMISIN ve KLARITROMSIN; alternatıf mukolıdlerde kullanılır.
***SALBUTANOL; bronkodılator          ORAL PREDNIZOLON; mukus yumusatıcı,odemı alıcı..   kullanılabılır.
-Bogmaca %100 yapılamayan tek asıdır. Ensefelopatı vb. ıhtımaller yuzunden ınsanlar cogu zaman bu asıyı yaptırmak ıstemezler. Aselluler ası gelıstırıldı ama komplıkasyon tam onlenememıs sadece bıraz azalmıstır.
-2. Haftadan sonra atelektazı-bronsektazı-pnomonı gelısımı ıle tbc aktıve olur ve kısı tbc lu sanılır!!!
-AŞI KOMPLIKASYONLARI; ates-ensefelopatı-agrı-konvulzıyon
-Bogmacalı 6 aylıkdan kucuk cocuk kesınlıkle saglık ocagında tedavı edılmemelıdır. Basıl sılıer harekerı durdurabılır

Psikomotor Gelişme Nedir



-Döllenmeden başlayarak ergenlik sonuna kadar uzanan çocukluk dönemini  belirleyen en önemli özellik büyüme-gelişme süresidir. Diğer canlılara oranla çocukluk çağı çok uzundur(18-20 yıl).
-Büyüme ve gelişme eş anlamlı terimler değildir. Ancak sağlıklı çocuklarda  bu iki olay paralel seyreder.
-Büyüme; kantitatif değişiklikleri yani vücüt hacim ve kütlesinin artışını ifade eder. Bu da hücre sayısı ve büyüklüğünün artışı ile ilgilidir.
-Gelişme ise (olgunlaşma, farklılaşma) biyolojik işlevlerin kazanılmasını ifade eden bir terimdir, hücre  ve dokuların yapı ve  bileşimindeki değişiklikler sonucu olur.
          Büyüme ve gelişme sürecini yönlendiren fizyolojik kurallar : 
1. Çocukluk dönemi boyunca büyüme-gelişme hiç bir zaman  durmaz ve döllenmeden başlayarak ergenliğin sonuna kadar sürer. Bazı dönemlerde büyüme ve gelişmenin temposu daha hızlı, diğer dönemlerde daha yavaş olabilir. Ör: 16.inci fetal hafta boy uzamasının doruk noktasıdır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    
2. Tartı, boy, göğüs  çevresi ile kas, iskelet sistemi, kalp, dalak, karaciğer ve böbrekler gibi  birçok iç organların büyüme temposu genel büyüme eğrisini izler. Buna karşın vücutta bazı sistemler kendilerine özgü bir büyüme-gelişme temposu gösterirler. Bunun belirgin örneği MSS’nin büyüme-gelişme temposudur. MSS’nin büyüme-gelişme temposu fetal yaşamda ve doğumdan sonraki ilk aylarda çok hızlıdır. Bu sistemin gelişmesi  2 yaşında erişkin düzeyinin % 60’ına, 6 yaşında %90’ına ulaşır. Oysa 6 .ıncı yaşda boy uzunluğu erişkin boyunun sadece %70’i kadar.
3. Biyolojik variasyon büyüme-gelişmede diğer bir fizyolojik kuraldır. Genetik yapı, sosyoekonomik durum, beslenme, hormonal faktörler, intrauterin faktörler ve  sevgi yoksunluğu  büyüme-gelişmeyi etkiler.
4. Büyüme ve gelişmede bir sıra düzeni vardır.
          a)Basitten karmaşığa doğrudur. Hece, kelime, cümle.
          b)Genelden spesifiğe doğrudur. Çocuk önce ulnar yakalamayı, sonra bütün el ile yakalamayı, en sonra radial yakalamayı öğrenir.
          c)Baştan ayağa doğrudur(sefalo-kaudal).Önce ense kas ve sinirleri olgunlaşır ve çocuk böylece ilk aylarda  başını tutmayı öğrenir. Daha sonra sırt,bel,kalça ve alt ekstremite motor sistemi olgunlaşır ve çocuk sırasıyla önce oturmayı, sonra yürümeyi öğrenir.
          d)Merkezden uçlara doğrudur. Çocuk objeyi yakalamak için önce kolunu, daha sonra el ve parmaklarını kullanmayı öğrenir.


***Vucut kısımlarının  başlangıçta en hızlı  büyüyen organı baştır. Beynin gelişmesinde:
1)İndüksiyon fazı:  Gestasyonun 3-6 haftalarına rastlar. Bu dönemde sinir hücreleri belirmeye başlar. Çeşitli serebral anomaliler bu dönemde  belirir. Hemen bu dönemin arkasından proliferasyon fazı gelir. Bu 2-4 ay devam eder.  Bu dönem içinde sinir hücreleri  artar ve ventriküller oluşmaya başlar.
2)Migrasyon fazı: 3-6 aylar arasındaki dönemdir. Sinir hücrelerinde belirli ayrıntılar ve farklılaşma görülür. Glia ve sinir hücreleri arasında sinapslar oluşur. Sinir hücreleri kendileri için programlanmış bölgelere göç eder. Korteks dokusu belirmeye başlar.Migrasyon fazındakı sorunlarda lizensefalı gorulur.(beyaz cevher ıcınde,grı cevher hucrelerı kalır , gyruslar belırgınlesemez)… Kortex-double kortex=mıgrasyon bozuklugudur!!!
3)Organizasyon fazı:  Fötal dönemde 6.ci aydan başlar ve doğumdan sonraki 12 ay sürede devam eder. Bu dönemde sinir hücrelerinin farklılaşması devam eder
4)Miyelinizasyon:  Miyelinizasyonun nasıl ve hangi sıra ile olduğu tam olarak  bilinmemektedir.  Birinci aydan sonra önce  serebellum ve oksipital korteksten başladığı ve en geç olarakda frontal korteksin miyelinize olduğu bilinmektedir. Miyelinizasyon erişkin yaşa kadar devam eder.
***1 olıgodentrosıt bırden fazla sınırı mıyelınleyebılır. Intrauterın olarak ılk once beyın sapındakı solunum merkezı myelınlesmeye baslar. Myelınızasyon ,ogrenmeyeı kolaylastırır.
***Beyın sapı reflexlerı ılkel reflexlerdır. Bır sure sonra bunun devamı kortexe gecmelı. Eger gecmıyorsa cocugun beyın sapındakı ılkel reflexlerle hareket ettıgı, kortexın fonksyonlarının gelısmedıgı dusunulur.

***Beyin dokusundaki völüm artışı gebeliğin 5.ci ayında başlar ve doğumdan sonraki 6.ci ayda tepe noktasına ulaşır!!!!!!  Bunun için doğumdan sonraki 6 ay önemli bir dönemdir.
***Bebek   doğduktan sonra yaşamını   kendi başına sürdürecek güçte değildir. Yenidoğan bebeklerin beyin matürasyon ve fonksiyonları yönünden  gelişmemiş oldukları, daha çok spinal seviyede fonksiyon gördükleri  ve belirli bir süre ilkel reflekslerle hayatlarını sürdürdükleri  bilinmektedir. Bu ilkel refleksler:



1.Mororefleksi: (4.ayda(3-7ayda) kaybolur) Önce ekstansiyon sonra fleksiyon fazı vardır.  Moro reflexı dogumda yoksa beyın sapı patolojısı dusunulmelıdır!!!
2.Emme ve arama refleksi: (5-6 ayda kaybolur). Beyin sapı patolojilerinde, hipokside,travmada, santral sinir sisteminin enfeksiyonlarında veya kernikterus  vakalarında görülmeyebilir.
3.Yakalama: (3-4 ayda kaybolur) (elde 4. Ayakta 8. Ay) (yerlestırme 1 yasında)
***tonık ense 6. Ayda    adımlama 4-5. Ayda baslar…

          Babinski:  6.aya kadar  pozitiftir. Nadiren bilateral 2 yaşa kadar pozitif olabilir!!!! 2 yastan sonra + ıse, yıne bılateral 1. Motor noron arazı dusunulmelıdır!!!
          Klonus:     6. aya kadar  pozitif olabilir!!!! Patolojıde 1. Motor noron arazı dusun…1-2 atıma kadar normaldır.
***Kız cocukları daha erken yurur(9-10. Ayda..normalı 12-15. Aylardır) ve daha erken konusur!!!!
          Yürüme: Motor gelişme için iyi bir kriterdir. Çocuklar genellikle 12-15.ci aylarda yürürler. Eğer 18. aya kadar yürümemişlerse geçikmeden bahsedilebilir.
          Konuşma: Genellikle çocuklar bir yaşından sonra  tek kelimeleri söyleyebilirler. Kelimelerin kısa cümle haline getirilmesi 20-24 aylarda olur.  İki yaşından sonra 2-3 kelimelik cümle kurabilirler. Konuşma gecikmişse  işitme kesinlikle kontrol edilmelidir.
          Görme: Yenidoğan görme alanı içindeki parlak cisimleri fark eder. İki haftalıkken yenidoğan eşyayı 45-90 derecelik açıda ve kısa sürede takip eder. İki aylıkta 180 derece takip edebilir. Dört aylık çocukta görme artık iyice gelişmiştir. Görmenin tam gelişmesi ve görme algısının erişkin düzeyine varması 5-6  yaşlarında olur.
          İşitme: İşitme  daha anne karnında gelişir. Gebeliğin 6-7.ayından sonra fetüs anne karnında yüksek seslerle kol ve bacak hareketleri ile reaksiyon gösterebilir. Ses kaynağına yönelme 4. ayda başlar, 6.ayda tamamen gelişir. Çocuğun konuşabilmesi için işitmesi gerekir. İlk aylardan sonra işitme kontrolu yapılmalıdır.
          Koku ve tat: Hemen doğumdan sonra vardır.
          Dokunma: Dokunma duyusu yenidoğanda gelişmiştir.
          Dışkı ve idrar kontrolü:  Mesane kontrolü 15-18 aylarda olur.


2 hafta = esyayı 45-90 derece ıle takıp eder.
2 ay      = ‘’           180        ‘’        ‘’      ‘’         ‘’
2-3. ay  =  basını dık tutar
2-3. ay   = gulumserler. Bu ıletısımı ve uyumu gosterır. Anneyı tanır.
4. ay      = cocuk onundekı objeyı fark eder ve ona uzanmaya calısır. Gorme ıyıce gelısmıstır.
4. ay      = ses kaynagına yonelme
4-5. ay   = adımlama baslar
5-6. ay   = erıskın gıbı gorebılır.
5-6. ay   = desteklı otururlar
7-8. ay   = desteksız otururlar
9.ay       = emeklerler
12. ay    = tek kelımede olsa soylemelıler
12. ay    = yurur
15-18 ay= 3-4 kelıme soyler.
15-18. ay = Artık mesane kontrolu vardır.
2. yaş     = kelımelerı kısa cumleler halıne getırır.
3 yastan sonra = kontrollu dıskı
5-6   yas   = gorme erıskın duzeye gelır.
***Cocugun parlak kırmızı renge affınıtesı vardır!!

-Vücut durumunu ve hareketini sağlayan 3 sistem vardır.
          a)Piramidal sistem
          b)Ekstrapiramidal sistem
          c)Serebellar sistem 
Vücut postürünün devamının sağlanması veya bunun harekete geçirilmesi için  bu üç sistemin koordine çalışması gerekmektedir.

17 Nisan 2012 Salı

Kabakulaktan Korunma


Kabakulakta ınkubasyon uzun oldugu ıcın temastan sonra 1-2 gun ıcınde yapılan ası kısmi bır koruma saglayabılır. Erıskın baba cocugu kabakulak olunca strese gırer, babada antıkor bakmak cogunlukla farkedılmeden gecırebılecegınden faydalı olur.  Zira erıskın erkeklerde antıkor pozıtıflıgı %90 oranındadır.
n  Normal korunma  12 aylıktan itibaren aşı yapmaktır  , 5 yaşında rapel yapılır.
n  Aşı kızamık ve kızamıkçıkla kombine formdadır(MMR). Kabakulak aşısı yapmakla orşit ve testis tümöru şansınıda azaltırsınız çok ekonomik, bağışıklığı yüksektir ve yan etkısı cok azdır.
n  Erken temastada aşı etkili bulunmuştur.
n  Ancak son yıllarda MMR asısıyla otızm arasında baglantı kurulmaktadır.(%0,1)

Kabakulak Nedir? Tanı ve Muayene


Kabakulak’tan niye korkarız;
n  Kısırlık yaptığı için erişkin erkekler korkar.
n  Menenjit yaptığı için anne-baba korkar.
n  Salgın yaptığı için okul yöneticisi, kreş ana okulu idaresi , askeri birlik komutanı korkar.
n  Sağırlık, diabet ve hidrosefali yaptığı için doktor korkar.
n  Boyunda şişlik yaptığı için, Orşit olan tarafta testis Ca daha sıktır, kanser fobisi yapar..
n  Bütün bu soruların cevabın vermeliyiz.

Kabakulaknedir, nasıl bulaşır;
-Kabakulak virusu bir paramixovirüs olup tek tipi vardır.(kabakulak=MUMPS)(MMR dekı M lerden bırısıdır)
-Respiratuar damlacık yolu ile bulaşır 16-18 günlük bir inkübasyondan sonra (12-24 gun ıcınde)boğaz,idrar ve spinal mayiye viremi ile ulaşır. .
-Virusun hemolizin ve nöroaminozidaz ve  hemaglutininleri vardır.Plasentadan geçen antikorlar 1 yıl için %40-70 kor







Kabakulakta klinik tablo:
n  Kabakulak
n  ateş, baş ağrısı ve tükrük bezlerinde şişme ile başlar en çok parotisleri tutar.
n  Tükrük bezleri %20-40 vakada tutulmaz o zaman gözden kaçar.
n  %15 vakada sadece submental ve sublıngual bezler tutulur. Bu bezler sımetrıktır.Agrısız ,oval,sekılsız(paket halınde lenf bezı gorulur) , wharton kanalı şiştir.

***En korkutucu etkısı ASEPTIK MENENGIT tır. (BOS sekerı bakterıler kadar dusmez, kulturde de bırsey goremeyız. Hastanın genel durumu daha ıyıdır.)
***Tek taraflı orsıtlerde kısırlık olmaz. Bılateral tutulmalıdır.
***Tedavısı vırus oldugundan , yoktur…

-Parotis, stenson kanalı , Submandibular  Wharthon kanalı . Sublingual tükrük bezlerini şişirir.

-Parotis tutulunca kulağa vuran ,çene ağrısı ve meyva sularından sonra ağız ağrısı klasiktir.Parotis şişliği kulak memesini yukarı ve dışa kaldırır ve kulak-çene açısı genişler.Palpasyonla az ağrılıdır üstünde ısı artışı ve kızarıklık pek olmaz.Ağız içinden bakınca parotisin kanal ağzı   ( Stenson) ödemli ve belirgindir.  Süpüratif parotitislerde buradan sıkmakla püy gelir. Aynı taraf yumuşak damak da ödem vardır ,tonsili biraz iter.
-Submandibular veya sublingual tükrük bezleri tutulursa (%10) genellikle  simetrik oval, az ağrılı, kızarıksız şişlik şeklinde belirirler ve çoğunlukla burada boyunda “ sansazyon dö flö “veren bir ödem vardır. Keza ilgili bezlerin ağza açılan kanalları (Wharthon) ödemli ve belirgindir .
-Parotis cogunlukla tek taraflıdır. Bırkac gun ıcınde obur tarafta sıser.

-Kabakulakta ikinci sık tutulan organ beyindir.O yüzden baş ağrısı,ense sertliği ve fotofobi sıktır.Meningeal araz olsun olmasın bu dönemde %67 oranda pleositoz(BOS ta lenfosıtlerın artması) bulunur, oysa klinik menenjit  % 10-17 oranda görülür. Aseptik menenjit kendiliğinden düzelir. Baş ağrıları ağrı kesiciye cevap vermezse boşaltıcı lomber ponksiyon yapılır.

-Kusma,letarjı ve dıger bulgular ıcın yatırılır ve i.v. beslenır. Menengıt parotıtısten oncede baslayabılır. 3. Haftaya kadarda uzayabılır. Ensefalıt daha nadırdır(%0,02-0,3)

-Menengıt erkeklerde 3-4 kat daha fazladır. Erıskınlerde daha cok gorulur. Ensefalıt ,ya dırek vırusun alınmasıyla yada post-enfeksıoz ensefalıt olup demıyelınızasyonla seyreder.  Ikıncısı 10. Gunden sonra gorulur. Nadıren hıdrosefalıye neden olur.


Orşit;
n  Kabakulağın en ağır komplikasyonlarından birisi Ergenlik çağındaki ÖRŞİTTİR. Orşit bilateral tutursa kısırlık şansı artar.Tek taraflı tutulum %37, çift taraflı tutulum %2 kadardır.Tutulan tarafta kısırlık oranı % 36-38 dir çünkü atrofi gelişir ve kozmotik imbalans yapar .

-Kadınlarda mastıt sık ,ooforıt ıse seyrektır. Kısırlık gorulmez. Orsıtın bır yan etkısı de testıs tumoru ınsıdansını arttırmasıdır.

Pankreatit;
n  Kabakulakta pankreasta tutulur ama çoğu belirsizdir (%4). Hemen amilaz düzeyi yükselir. Tanı için  amilaz yüksekliği  oldukça yardımcıdır. Ağır  tutulum nadirdir ama çok tehlikelidir tedavi edilmezse pankraes yetmezliği gelişir.Pankreas tutulumundan sonra diabet , steaore gözlenebilir

Diğer komplikasyonları;(SORU)!!!!
n  Kabakulağın daha nadir komplikasyonları geçici sağırlık (%4),
n  tranvers myelit,,
n  hidrosefali ve
n  artirittir çoğu geri dönüşümlüdür.
n  Bilateral dakriadenit yapar,  optik nörit(papillitis) yapabilir ani görme kaybı olur ve 10-20 gunde gecer.
-Hamılelıkte fetusta hıdrosefalı, kardıak fıbroelastozıs  ve dusuk yapabılır.


n  temas hikayesi,
n  parotislerin tipik şişliği ile kolayca konur. Ancak boyunda şişliği gören iyi yetişmemiş kişilerce yanlış tanı olabilmektedir.
n  Serum amilaz’ında yükselme
n  Serumda IgM antikorlarına ELİZA ile bakılır. (KESIN TANI KOYMAK ICIN)

Ayırıcı TANI:
n  Parotisler kabakulak dışında ,pürülan parotitislerde, parotis tümörlerinde , Sjögren sendromunda, lösemi  ve orak hücreli anemide sıklıkla büyür. Ayrıca CMV enfeksiyonlarında ve sebebi bilinmeyen rekürren parotitisler sıktır. Parainfluenza virüsüde parotitis yapmaktadır.
n  Meningeal araz varsa lomber ponksiyon yapılır ve pürülan menenjit ekarte edilir. Parotis bölgesindeki lenf bezlerinin kıvamı,yapışıklığına ve küme yapıp yapmadıklanına bakılır.Kabakulakta lastik kıvamında tek kitle vardır ve boyun ve  supra sternal ödem kabakulak lehinde kabul edilir .
n   Kabakulakta LAP olmaz.!!!!!!!!!!!!!!

-Parotıtıslerde kanaldan kultur almak,tumor ve taslarda ultrason ve sıyologram yapılır.!!!!

Tedavi:
n  Kabakulağın tedavisinde de sadece ağrı kesici  verilir.
n  Antiviral , antibiyotik yoktur.
n  Ancak orşitte interferon alfa-2B  nin  , 3x 10 milyon Uİ  ,7 gün verilmesiyle kısırlığa karşı  koryuculuğu gösterildi.